NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
بْنُ
عُتْبَةَ قَالَ
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
الْعَلَاءِ
أَنَّهُ سَمِعَ
أَبَا
سَلَّامٍ
الْأَسْوَدَ
قَالَ سَمِعْتُ
عَمْرَو بْنَ
عَبَسَةَ
قَالَ صَلَّى
بِنَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِلَى
بَعِيرٍ مِنْ
الْمَغْنَمِ
فَلَمَّا
سَلَّمَ
أَخَذَ
وَبَرَةً
مِنْ جَنْبِ الْبَعِيرِ
ثُمَّ قَالَ
وَلَا
يَحِلُّ لِي مِنْ
غَنَائِمِكُمْ
مِثْلُ هَذَا
إِلَّا الْخُمُسُ
وَالْخُمُسُ
مَرْدُودٌ
فِيكُمْ
Amr b. Absete dedi ki;
Rasûlüllah (S.A.V.)
ganimet olarak ele geçen develere doğru bize namaz kıldırmıştı. Selam verince,
devenin yan tarafından bir kıl aldı. Sonra:
"Bana sizin
ganimetlerinizden şu kadarı bile helal değildir (Bana helal olan) sadece humusdur.
Humus da size sarfedilir." Buyurdu.
İzah:
Nesaî, fey; İbn Mace,
cihad; Ahmed b. Hanbel, IV 127-128.
Bu hadis-i şerif mana
olarak 2694 numaralı hadiste geçmiş-ti. Ancak 2694 numaralı hadis üzerinde yaptığımız
açıklama bu hadis için geçerli değildir. Çünkü Resulü Ekremin 2694 numaralı
hadiste geçen sözleri, sadece Hevazin kabilesinden alınan ganimetlerle ilgili
idi. Ve sözü geçen hadisin şerhinde de açıkladığımız gibi, Hz. Peygamber
Hevazin kabilesinden alınan ganimetlerdeki haklarından sadece humus hakkını
almış, peygamber olarak alabileceği safiyy hakkı ile bir mücahid olarak
alabileceği ganimet payı hakkını almaktan feregat etmişti.
Hz. Peygamberin bu
hadisteki ifadesi; belli bir ganimete tahsis edilemez: Buradaki ifade tüm
ganimetlerle ilgilidir. Çünkü bu hadisin metninde geçen "sizin ganimetlerinizden" sözü tüm
ganimetlere şamildir.
Fakat bu hadisin
metninden bazı kısımlar atlanmıştır. Bu hadisin Ah-med b. Hanbel'in
Müsnedindeki metnini incelediğimiz zaman, atlanan kısimIan orada görmemiz
mümkündür. Sözü geçen Müsned'de bu hadisin tamamı şu manaya gelen lafızlarla
rivayet edilmiştir: Rasûlullah (S.A.V.).bize bir gazvede -henüz takdim
edilmemiş- bir deveye doğru namaz kıldırdı. Selam verince kalkıp (deveden) bir
kıl aldı şu kıl sizin ganimetlerinizdendir. Benim bu ganimetlerde humusun
dışında sizinle beraber alacağım paydan başka bir payım yoktur. Ancak (sizden
fazla olarak bir humus alıyorum) humus'ta size sarfedilir. Binaenaleyh
yanınızda iğne-iplik (iğne-iplikten) daha büyük veya daha küçük (ganimet namına
ne varsa) getirip teslim ediniz.” buyurdu.[bk. el-Fethu'r Rabbanî Benna A.A.
XIV, 74.]
Buna göre, mevzumuzu
teşkil eden bu hadis-i şerifte, Hz. Peygamberin bir mücahid olarak, ganimetlerden
diğer mücâhidler gibi bir pay alma hakkı yanında, devlet reisi olarak da humus
(beştebir pay) alma hakkı olduğu ifade edilmektedir.
Bilindiği gibi Hz.
Peygamberin peygamber olarak ganimetler taksim edilmeden önce alacağı bir pay
daha vardır ki; buna "safiyy" denilir. Nitekim şu manaya gelen
lafızlarla rivayet edilen bir hadis bunu açıkça ifade etmektedir: "Siz
namazı kılıp, zekatı, ganimetlerin beştebirini ve peygamberin hakkı olan
safiyyi peygambere verirseniz, Allah'ın ve Rasûlünün ema-mnda olursunuz.” Hz.
Peygamberin ganimetler dağıtılmadan önce, peygamber olarak Safiyy adıyla
alacağı hisse, kendi seçimine bırakılmıştır. Şöyle ki; ganimetler dağıtılmadan
önce bir köle, ya bir cariye veya bir at seçip alır. İşte safiyy budur. Fakat
mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte safiyyden bahsedilmemiş sadece bir devlet
reisi olarak ganimetlerden alabileceği humustan ve almış olduğu bu humusu
(beşte bir hisseyi de) yine müslümanla-rın ortak menfaatlerine sarf ettiğinden
bahsedilmiştir, Hanefi âlimlerine göre ise Safiyy; Hz. Peygamberin, peygamber
olarak ganimetlerin taksiminden önce onların içinden bir kılıç veya zırh ya da
bir cariyeyi seçip alma hakkıdır. Hz. Peygamberin vefatıyla humustan alacağı
beşte bir hisse ve safiyy hakkı düşmüştür.[bk. el-îhtiyar, el-Mevsilî IV, 131]
Dolayısıyla Hz. Peygamberin, ganimetlerden ayrılan humustan, kendisi için
aldığı beşte bir hisse de, yine ümmetine kalmıştır. Sağlığında ise ganimetler
bölüşülmeden önce "... Bilin ki ganimet aldığınız şeylerin beşte biri
Allah'a Rasulüne ve (Allah'ın Rasû-lüne) akrabalığı bulunan (lar) a, yetimlere,
yoksullara ve yolculara aittir. Allah herşeye kadirdir."[Enfâl 41] ayet-i
kerimesi emrince humusu şu şekilde beş kısma ayırırdı:
1. Hz. Peygamber için,
2. Hz. Peygamberin
akrabaları için
3. (Fakir olan)
öksüzler için
4. Yoksullar için
5. Yolcular için.
Ayet-i kerimede her ne
kadar bir de Allah'ın hakkından bahsediliyorsa da bu, Hz. Peygamber'in humustan
alacağı beştebir paydan başka bir pay değildir. Allah ismi aslında ayet-i
kerimenin başında teberrüken zikredilmiştir. Ayrıca Allah'a bir hisse daha
ayrılması için zikredilmiş değildir.
Görülüyor ki, Hz.
Peygamber sağlığında humusun tümünü kendi ihtiyaçları için harcamamıştır.
Humusun sadece beşte birini kendi ihtiyaçları için harcamış, vefatından sonra
alınan ganimetlerdeki hakkı düşmüştür. Hz. Peygamberin yakınlarının humustaki
haklan, sağlığında kendisine yaptıkları hizmete bağlıydı. Bu yüzden, hem
cahilliyye döneminde hem de islamiyet geldikten sonra Hz. Peygambere yardımda
geri durmadıkları için Abdulmutta-lib oğullarına humustan pay verdiği halde»
kendisine onlardan daha yakın olan Ümeyye oğullarına vermemiştir.
Hz. Peygamberin
vefatından sonra, yakınlarının ganimetlerden pay almaları, fakir olmalarına
bağlıdır. Eğer fakirlerse ganimetten pay alırlar, fakir değilseler alamazlar.
Bir başka ifadeyle, Hz. Peygamberin vefatından sonra akrabalarının humustan
beştebir hak alabilmeleri için, humustan beştebir hak alan diğer üç sınıftan
birinin içine girmeleri gerekir. Yani ya yoksul, ya öksüz vey4.yolcu olmaları
gerekir. Netice olarak Hz. Peygamberin vefatından sonra humustan üç sınıf
beştebir pay alma hakkına sahiptir. Bunlar yoksullar, yolcular, yoksul olan
öksüzlerdir. Humusun geriye kalan kısmı ise savaş malzemeleri gibi ümmetin
ortak ihtiyaçlarına sarfedilir.[el-İhtiyar, Mevsıli IV, 131-132.]